Mikro etkileşimler, müşteri ile bağları güçlendirirken marka kimliğini ve ahlakını etkin bir şekilde iletir. Bu alışkanlık oluşturan araçlar, eğlenceli ve kusursuz bir kullanıcı deneyimi sağlar. Facebook’un ‘beğenileri’ ve Tinder’ın ‘kaydırmaları’ iki klasik örnektir.
Mikro etkileşimler, bir hizmeti veya ürünü kullanırken bir engelle karşılaşan müşterilere rehberlik etme ihtiyacıyla ortaya çıktı. Amaç, güvence ve geri bildirim yoluyla müşterilerin ürün konusunda daha bilgili olmalarını kolaylaştırmaktı. Mikro etkileşimler artık çamaşır makinelerinden kahve makinelerine kadar her şeyde kullanılıyor.
Geri bildirim, yönlendirme ve tavsiyelerin yanı sıra, müşterilere bir görevi bitirdikten sonra çekici bir görsel ödül de sunabilirler. En uygun şekilde kullanıldığında, mikro etkileşimler gezinmeyi büyük ölçüde geliştirir ve kullanıcıların siteler ve uygulamalarla etkileşimini basitleştirir.
İşte basit bir mikro etkileşimin dört yapısal öğesi: Tetikleyiciler, kurallar, geri bildirim ve döngüler. Her mikro etkileşim, operasyonel döngüyü organize etmek için önemli bir bileşene sahiptir. Geri bildirimleri ve çalıştırmaları kontrol etmenize olanak tanır, böylece kullanıcılar performanslarının sonuçlarını anlar ve takip etmek için motive olurlar.
Bu özellik hem kullanıcı tarafından başlatılan (kullanıcı tarafından yönlendirilen) türden mikro etkileşimleri başlatır. Örneğin; tıklama, kaydırma, dokunma ve çekme kullanıcıların gerçekleştirdiği yaygın tetikleyicilerdir. Bu nedenle ödeme yapmak, taksi rezervasyonu yapmak ve hamburger menüsüne tıklamak veya dokunmak bu kategoriye girer. Kapak tarafında, yanlış bir parola girildiğinde kullanıcının uyarı istemi, sistem tarafından oluşturulan klasik bir tetikleyicidir.
KURALLAR
Bu öğe, kullanıcı dokunma, tıklama, kaydırma veya kaydırma yoluyla bir istemi harekete geçirdikten sonra ne olacağını belirler. Kurallar, uygulamaların kullanıcıların kullandığı tetikleyicilere karar verdiği gerçeğine atıfta bulunur. Tinder’ın ‘kaydırma’ özelliği bu noktayı gösterir. Bu kurallar, yavaş yavaş, kullanıcıların bir uygulamayla düzenli olarak etkileşime girerken alıştığı alışkanlık oluşturan bir eylem haline gelir.
Bu işlem aşamasında sistem, kullanıcıyı işitsel, görsel veya dokunsal ipuçlarıyla bilgilendirir. Kullanıcıların ilgisini çeker ve süreçlerinde daha fazla ilerlemeleri için onları teşvik eder. Örneğin, bir indirme işleminin ilerleme çubuğu, bir daire içinde işaretlenmiş adımların görsel temsili veya ödemenin başarılı olup olmadığına ilişkin görsel, işitsel ve dokunsal gösterge, tümü geri bildirim mekanizmasının bir parçasıdır.
DÖNGÜ/MODLAR
Bu son aşama, sürecin küçük meta-kurallarını gerektirir ve sıklığı ve süreyi belirler. Bir e-ticaret uygulamasından klasik bir örnek, “Şimdi Satın Al”ın “Başka Bir Satın Al”a dönüştürülmesidir.
Bu aracı aşırı kullanmak, tasarımınızın sunmak isteyebileceği genel yaratıcı deneyimini olumsuz etkileyebilir. Daha da kötüsü, bilgi hiyerarşisini bile karıştırabilir. Tasarıma zarar verir ve kullanıcının rahatsızlık ve sinirlilik deneyiminin dengesini bozar. Bu nedenle, bunları tam olarak ne zaman kullanacağınızı bilmek çok önemlidir.
Mikro etkileşimlerle ilgili birkaç kısa ipucunun mobil kullanıcı deneyiminizi nasıl iyileştirebileceğini öğrenelim:
Sizinle tanışmaktan mutluluk duyarız.